Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Türkiye, daha fazla kan akmaması, daha fazla yıkım yaşanmaması, daha fazla gözyaşı dökülmemesi için elini taşın altına koymaya hazırdır. Hakikaten de barışa, bilhassa adil bir barışa her zamankinden daha fazla muhtaçlık duyduğumuz günler yaşıyoruz.” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Birlikte Gelişmek: Sorumluluklar, Aksiyonlar ve Çözümler” temasıyla Hilton İstanbul Bomonti Hotel & Conference Center’da gerçekleştirilen “TRT World Forum 2023″ün açılışında yaptığı konuşmada, bu yıl 7’incisi düzenlenen foruma katılmaktan duyduğu memnunluğu lisana getirdi. Erdoğan, “Aralık ayında düzenlenen forum tıpkı vakitte geride bırakılan yılın muhasebesini yapmak için de kıymetli bir imkan sunuyor. Forum oturumlarında birbirinden seçkin isimlerle gerçekleştirilecek toplantıların 2023 yılının kapsamlı, adil ve objektif bir değerlendirilmesinin yapılmasına vesile olacağına inanıyorum. Değerli fikirleriyle forumun içeriğini zenginleştiren tüm konuklarımıza şimdiden teşekkür ediyorum.” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Gazze’de devam eden katliam başta olmak üzere global ölçekte son derece sancılı bir periyottan geçildiğini vurgulayarak, şöyle devam etti: “Rusya-Ukrayna ortasındaki savaş gündemde geri plana düşmüş olsa da hala tüm yakıcılığıyla devam ediyor. Savaşın birinci aylarında ülkemizin uğraşlarıyla ortaya konan barış planının pahası gün geçtikçe daha yeterli anlaşılıyor. O devir, ateşi büyümeden söndürmek yerine körükleyenlerin, bölgemizle birlikte tüm dünyaya nasıl büyük bir kötülük yaptıkları artık net bir formda görülüyor. Global barışı ve güvenliği sağlamakla mükellef memleketler arası kuruluşların sorun çözme kabiliyetlerinin olmadığını bugün daha düzgün anlıyoruz.”
“Güdümlü basın, demokrasi için açık bir tehdit oluşturur”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, adil bir barışın kaybedeninin olmayacağı gerçeğinin tartışmasız halde karşılarında durduğunu belirterek, şöyle konuştu: “Temennimiz, bizim adeta kendimizi paralayarak ısrarla lisana getirdiğimiz bu hakikatin tüm taraflarca bir an evvel idrak edilmesidir. Türkiye, daha fazla kan akmaması, daha fazla yıkım yaşanmaması, daha fazla gözyaşı dökülmemesi için elini taşın altına koymaya hazırdır. Nitekim de barışa, bilhassa adil bir barışa her zamankinden daha fazla muhtaçlık duyduğumuz günler yaşıyoruz. Kalıcı barışı tesiste kaybedilen her günün, her anın bedelini ateşe akaryakıt döken Batılılar değil maalesef günahsızlar ödemektedir. Buna artık bir dur demenin vakti çoktan gelmiştir. Komşularımızı içine düştükleri bu kaybet kaybet denkleminden çıkarmayı komşuluk hukukumuzun bir gereği olarak görüyoruz. Sizlerin de uğraşlarıyla bölgemiz bir müddettir hasret kaldığı barış ve istikrar iklimine inşallah tekrar kavuşacaktır.”
Basının, özellikle da kalemini ve ekranını global güçlere kiralamayan özgür basının, demokrasiler için yeri doldurulamaz bir muhtaçlık olduğunu vurgulayan Erdoğan, “İyi işleyen ve sağlıklı bir demokrasi için yasama, yürütme, yargı erklerine ilaveten dördüncü kuvvet olarak basının sayılması boşuna değildir. Güdümlü basın ise halkın haber alma hakkı yanında demokrasi içinde açık bir tehdit oluşturur. Ülke olarak 70 yılı aşan çok partili demokrasi gayretimizde bu hakikati tüm boyutlarıyla pek çok sefer deneyim ettik.” diye konuştu.
Manşetlerini vesayetçilerin attığı güdümlü medya tertibinin, özellikle 2002 öncesinde Türkiye’nin acı bir gerçeği olduğunu belirten Erdoğan, “Elbette bu güç devirlerde her türlü tehdide karşın ulusal iradenin yanında duran yürekli basın yayın kuruluşları ve medya mensupları da vardır. Sayıları kısıtlı olmakla birlikte halka karşı sorumluluğunu yerine getiren bu gazeteciler, isimlerini demokrasi tarihimize altın harflerle yazdırmışlardır.” diye konuştu.
Kendilerinin de bu gözü pek kalemleri ebediyen şükranla yad ettiklerini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türk demokrasisi ne vakit riske girse çabucak vesayetçilerin tetikçiliğine soyunan postallı medya mensuplarını da asla unutmayacağız.” sözünü kullandı.
Erdoğan, kalemini, köşesini, ekranını güç odaklarının buyruğuna verenlerin hücumlarına, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı periyodundan itibaren kendilerinin de tekraren maruz kaldığını anımsatarak, “‘Muhtar bile olamaz’ manşetinden ‘411 el kaosa kalktı’ provokasyonuna kadar, kaç medya operasyonunun gayesi haline getirildik. Ancak bunların hiçbirine boyun eğmedik. Yıldırma teşebbüsleri karşısında asla geri adım atmadık. Her vakit söylediğim üzere bugünlere manşetlerle çarpışa çarpışa geldik.” halinde konuştu.
“Türkiye 21 yıl öncesine göre çok daha ileri bir noktadadır”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, gerektiğinde ağır bedeller ödemeyi göze alarak Türkiye’de tüm kurum ve kurallarıyla gerçek demokrasiyi tesis ettiklerini lisana getirdi.
Erdoğan, “Objektif kriterlere nazaran kıymetlendirme yapıldığında herkesin kabul ettiği gerçek şudur: Türkiye iktisadıyla, demokrasisiyle, basınıyla gerçekleştirdiği sessiz devrimleriyle 21 yıl öncesine göre çok daha ileri bir noktadadır.” değerlendirmesini yaptı.
Bugün medyanın, 2002’den daha güçlü, daha çeşitli, toplumun farklı kesitlerinin daha fazla temsil edildiği çoğulcu bir yapıya sahip olduğunu vurgulayan Erdoğan, “Teröre bulaşmadığı, şiddeti övmediği ve diğerine hakaret etmediği surece isteyen, istediğini yazabilmektedir. Muhalif yahut muvafık fark etmeksizin medya mensuplarımızın fikirlerini serbestçe tabir etmelerinde hiçbir mani bulunmuyor.” diye konuştu.
Erdoğan, eksiklerin de olduğunu, dünyadaki her ülkede olduğu üzere Türkiye’nin de çözmesi gereken sıkıntılarının bulunduğunu belirterek şöyle devam etti:
“Gazze’de 70’i aşkın medya mensubu öldü. Nerede dünya, dünyanın o meşhur basın yayın organları nerede? Niçin sesleri çıkmıyor? Niye öldürülen bu basın mensuplarına yönelik manşetlerini atmıyorlar? Amerika’nın o meşhur gazeteleri nerede? İngiltere’nin o meşhur gazeteleri, mecmuaları nerede? Fransa’nın o meşhur gazeteleri nerede? Almanya’nın o meşhur gazeteleri nerede? Hiçbirinin sesi çıkmıyor. İnşallah önümüzdeki periyotta atacağımız adımlarla bu zorlukların daima birlikte üstesinden geleceğiz.”
“Asıl olan mazlum ve mağdurların feryatlarını bugün duyurabilmektir”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Gazze’de 7 Ekim’den bu yana devam eden katliamların kendilerine yalnızca özgür değil tıpkı vakitte adaleti ve vicdanlı basının da ehemmiyetini hatırlattığına işaret ederek şöyle konuştu:
“Çoğu bayan ve çocuk 180 bine yakın günahsızın katledilmesinin kağıt kesiği kadar yer bulamadığı bir medya karartmasıyla karşı karşıyayız. İsrail Gazze’de yalnızca bayan ve çocukları değil çok güç kaideler altında vazifesini yapmaya çalışan basın mensuplarını öldürmüş ve öldürmeye devam ediyor. İsrail akınlarında hayatını kaybeden gazeteci sayısı 70’ten fazladır. Daha vahimi, milletlerarası basın kuruluşlarının bu tabloyu kabullenmesidir. Düşünebiliyor musunuz? Her gün bir gazeteci katlediliyor. Fakat yıllardır bize basın özgürlüğünden dem vuran kurumların hiçbirinin gıkı dahi çıkmıyor. Global medya kartelleri, Gazze’deki vahşeti gözlerden kaçırmaya, Hamas mazeretiyle gazeteci katliamını yasallaştırmaya çalışmaktadır. Basın özgürlüğü ve medya ahlakının ötesinde insan onurunu yerle yeksan eden bu vicdansızlığı biz reddediyoruz.”
Bugün Gazze’deki gazeteci vefatlarına ses çıkarmayanların, yarın öteki bir hususta kelam söyleme haklarının olamayacağının altını çizen Erdoğan, şöyle konuştu: “Asıl olan bugün konuşmak. Bugün yazmak. Gerçekleri bugün anlatmaktır. Asıl olan mazlum ve mağdurların feryatlarını bugün duyurabilmektir. Türk basın yayın organları işte bunu yapmanın, işte bunu başarabilmenin çabasındadır. Her türlü riski göze alarak Gazze’den dünyaya hayati bir bağlantı koridoru açan TRT’mizi, Anadolu Ajansımızı ve başka basın kuruluşlarımızı canıgönülden tebrik ediyorum. İsrail’in palavralarla örülü propaganda makinesine karşı yürütülen dezenformasyonla uğraş çalışmalarını takdirle karşılıyorum.”
“Bir kameramız masraf, bin kameramız gelir”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, İsrail’in Gazze’ye yönelik akınında hayatını kaybeden AA kameramanı Muntasır es-Savvaf’ı hatırlatarak, şunları kaydetti: “Şu anda bizim Anadolu Ajansından şehidimiz var. İşte şurada görüldüğü üzere (tahrip edilen kamerayı göstererek) yaralı, gazi kameramız var. Nerede? Gazze’de. Merkezimizin çalışmalarıyla 130’un üzerinde İsrail palavrasını ifşa etmesi bu gayretlerin ne kadar değerli olduğunu göstermiştir. İsrail güçleri basın mensuplarımızın hakikate ayarlı kameralarını kırmış olsa da hakikatlerin ortaya çıkmasına mani olamamıştır. Bir kameramız masraf, bin kameramız gelir. Bütün problem Gazze’nin palavralarını, iftiralarını aydınlığa çıkarmak ve tüm insanlığa başta Türkiye olmak üzere bunları duyurmaktır. Tüm barbarlığına karşın Gazzelilerin direniş azmini kıramayan İsrail, medyadaki propaganda savaşını da kaybetmektedir. Harika bir uğraş ve fedakarlık sergileyerek Gazze’deki insani dramı dünyaya duyuran medya mensuplarına şükranlarımı sunuyorum. İsrail ataklarında hayatını kaybeden gazetecileri rahmetle yad ediyorum.”
