Gaziantep Ticaret Odası İdare Konseyi Lideri Mehmet Tuncay Yıldırım:
Depremin birinci günlerinde bütün ticari hayatımız durdu. Gaziantep merkezde yıkım ve can kaybı azdı lakin biz komşularımızla varız. Gaziantep zelzele bölgesinin üretim, ihracat ve lojistik üssüdür. Öteki vilayetlerle güçlü ticari bağları var.
Her vilayet bölgedeki ekonomik sistemin bir kesimi. Hal böyleyken kesimlerden biri dahi ziyan görse bütünün bozulması kaçınılmaz oluyor. Evet; Hatay, Adıyaman ve Maraş kadar kayıp yaşamadık, fiziki hasar almadık. Ancak başka vilayetlerde vefat edenler, işyeri yıkılanlar bizim müşterimiz, tedarikçimiz, bayimizdi. O sebeple zelzele sonrası dayanakların bu halde değerlendirilmesini Gaziantep merkezin kapsam dışı bırakılmamasını lisana getirdik.
Nurdağı ve İslahiye’de ticari hayat olağana dönmüş değil
Dayanaklar hudutlu kalsa da Gaziantep tekrar ayağa kalkmak için var gücüyle çalıştı. Meslek örgütleri, sivil toplum kuruluşları ve tüm kurumlarla birlikte el ele vererek Gaziantep’te ticari hayatın olağana dönmesiyle ilgili değerli çalışmalar yaptık.
Bölgesel Yine Yapılanma ve Kalkınma Merkezi’ni bölgenin sosyoekonomik gereksinimlerine yönelik çalışmalar yapmak üzere kurduk. Zelzelenin akabinde bir yıl geçti. Gaziantep merkezde olağana dönüşü sağladık, fakat hasar alan Nurdağı ve İslahiye ilçelerimizde ticari hayat olağan seyrine dönmedi.
Nitelikli iş gücüne duyulan gereksinim bugün daha fazla
İhracatımızı süratli bir halde toparlamayı başardık. 2022 yılında Türkiye ihracatının yüzde 4.6’sını gerçekleştiren Gaziantep, 2023’te 10 milyar dolar ihracat ile Türkiye ihracatına yüzde 4.5 katkı sundu. Lakin toplam ihracatımız geçen yıla nazaran yüzde 4.3 kayıp yaşadı. Zelzele bölgenin iş gücü piyasasını da olumsuz etkiledi.
Özellikle nitelikli iş gücü ve orta eleman konusu tüm iş insanlarımız için süregelen bir meseleydi. Zelzele öncesinde gereksinim duyulan nitelikli iş gücüne bugünkü gereksinim daha fazla. Kabul etmek gerekir ki zelzeleden ötürü ülkemiz de sıkıntı günler geçirdi. Lakin endüstricinin yükü giderek ağırlaşıyor. Minimum fiyatın ve girdi maliyetlerinin artması işletmelerimizin sürdürülebilirliğini riske atıyor. Hasebiyle dayanağa muhtaçlığımız var.
