Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Eğer burada elimiz, kolumuz, lisanımız bağlı kalırsak, hesabını tarihe veremeyiz. Borçluluk psikolojisi içerisinde İsrail-Filistin savaşını değerlendirmemek gerekir.” dedi. Erdoğan, Almanya Başbakanı Olaf Scholz ile baş başa görüşme ve heyetler ortası çalışma yemeği öncesinde ortak basın toplantısı düzenledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Başbakanlık binasına gelişinde kendisini karşılayan Scholz ile tokalaştı ve basın mensuplarına poz verdi. Erdoğan, burada yaptığı konuşmada, şahsına ve heyetine gösterilen misafirperverlik için başta Almanya Cumhurbaşkanı Frank-Walter Steinmeier ve Scholz olmak üzere tüm Alman dostlarına teşekkür etti. Scholz’un daveti üzerine gerçekleştirdiği ziyarete büyük kıymet verdiğini tabir eden Erdoğan, Scholz ile Türkiye ve Almanya ortasındaki ilgileri tüm taraflarıyla ele alacaklarını söyledi.
İsrail’in Filistin’e saldırısı
Erdoğan, görüşmenin, ticari, siyasi, askeri bağlantılar boyutunun, bilhassa de Rusya-Ukrayna ortasındaki gelişmeler ve son olarak İsrail-Filistin ortasındaki gelişmeler boyutunun olacağını belirtti. Açık ve net konuşmayı sevdiğine dikkati çeken Erdoğan, kelamlarını şöyle sürdürdü: “Burada da açık ve net konuşacağım. Zira 7 Ekim tarihi bir başlangıç olarak anlatılıyor. 7 Ekim’den sonraki süreç hiç konuşulmuyor. Şu an prestijiyle malum 13 bin Filistinli çocuk, bayan, yaşlı ne yazık ki öldürülmüştür. Bunun yanında artık neredeyse Gazze diye bir yer kalmadı, her taraf yerle yeksan oldu. Şu anda yatıyorlar, kalkıyorlar, Hamas, Hamas, Hamas… Hamas’ın silah varlığı ve gücü ile sanki İsrail’in silah varlığı, gücü mukayese edilebilir mi? Şu anda İsrail’in nükleer silahı var mı? Var fakat bunu İsrail’e sorarsanız ‘var’ demez. Zira onlar palavrası çok uygun kullanırlar. Bütün bunlarla birlikte şu anda şu kadar mali takviye verildiğinden bahsediliyor. Pekala, Hamas’a bu türlü bir mali takviye veriliyor mu? Bu türlü bir şey kelam konusu mu? Hayır, bu türlü bir şey de yok. Filistin’in kendisine verilmesi gereken dayanaklar de verilmiyor.”
“Tevrat’ta bunların hiçbirisi yoktur”
Erdoğan, bütün bu yokluklar içerisinde, ibadethanelerin, kiliselerin, hastanelerin vurulduğunu anımsattı. Bütün bunların yanında hastanelerin vurulmasının, çocukların öldürülmesinin Tevrat’ta olmadığına işaret eden Erdoğan, şunları söyledi: “Tevrat’ta bunların hiçbirisi yoktur. Yapamazsın. İnsan hakları beyannamesinde yapamazsın. Fakat burada görüldüğü üzere bu çocuklar nasıl vuruluyor? Hastanelerde bunlar nasıl öldürülüyor? Bunlar karşısında biz elimiz, kolumuz bağlı mı duracağız? Buna karşı hiç sesimizi çıkarmayacak mıyız? Şayet burada elimiz, kolumuz, lisanımız bağlı kalırsak bunun tarihe hesabını veremeyiz. Onun için bir borçluluk psikolojisi içerisinde İsrail-Filistin savaşını değerlendirmemek gerekir. Bakın ben rahat konuşuyorum. Zira bizim İsrail’e borcumuz yok. Borçlu olsak bu kadar rahat konuşamayız. Fakat borçlu olanlar, rahat konuşamıyorlar. Biz Holokost cenderesinden geçmedik. O denli bir durumumuz da yok. Zira beşere hürmetimiz bizim çok çok farklıdır. Başbakanlığım devrinde ben birinci sefer antisemitizm noktasında tutum koymuş bir başkanım. Dünyada hiçbir başbakan bu tutumu koymamıştır. Fakat ben koydum. Ta o vakitte. Bundan ötürü da kimseye borcumuz yok.”
“Rehinelerin takası”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu seyahatte bütün bu mevzuları konuşacaklarını lakin konuşmaları gereken kıymetli bir problemin, sorunun nasıl çözüleceği olduğunu lisana getirdi. İnsani ateşkese Türkiye’nin, Almanya’nın ne kadar katkıda bulunabileceğinin ve bu adımların nasıl atılacağının kıymetli olduğunu vurgulayan Erdoğan, şunları kaydetti: “Buna var mıyız, yok muyuz? Bir hafta sonra Sayın Steinmeier, İsrail’e gidiyor. Kendisinden ricada bulundum. Dedim, siz bir taraftan tutun, bize düşen vazife neyse biz de öbür taraftan tutalım. Değerli olan bu insani ateşkesi birlikte sağlayalım. Bu adımı şayet atar, bu türlü bir insani ateşkesi birlikte Almanya-Türkiye, öbür, sağlayabilirsek, bu ateş çemberinden bölgeyi kurtarma imkanı yakalarız. Rehinelerin takası deniliyor. Eyvallah, biz buna da varız. Ancak rehine dediğiniz vakit, rehine sayısı prestijiyle İsrail’deki rehinelerin sayısı nedir? Öbür tarafta, Hamas’ın yahut Filistin’in elindeki rehinelerin sayısı nedir? Buna da baktığımız vakit katbekat ziyadesiyle İsrail’in elinde rehine var. Yılların rehineleri, tutsakları İsrail’in elinde. Bunu da görmemiz lazım. Bunu görmezsek bu da haksızlık olur. Biz bütün bunlara varız.”
