Dünyanın birçok yerinde suyun sınırsız bir kaynak olduğu yanılgısıyla hareket edildiğine işaret eden Yumaklı, süratli tüketim ve kirliliğin yanı sıra endüstrileşme, kentleşme, iklim değişikliği ve kuraklık üzere faktörlerle kullanılabilir pak suyun günbegün azaldığını söyledi.
Yumaklı, gelecek devirde sıcaklıklarda artış, yağışlarda ve toplam kar örtüsünde azalış beklendiğini belirterek, “2030 yılına geldiğimizde nüfusumuzun yüzde 10 artacağını, su kaynaklarımızın da yüzde 20 azalacağını öngörüyoruz.
Su kullanımlarımız bu formda sarfiyat ve iklim değişikliği tesirleri de artarak devam ederse, 6 yıl sonra toplam nüfusumuzun yüzde 49’u, sulanan tarım alanlarının ise yüzde 78’i su yetersizliği riski ile karşı karşıya kalacak. Bu durumla yüzleşmemek için risk krize dönüşmeden yönetmemiz gerekiyor” dedi.
“Su tahsisleri ele alınacak”
Yumaklı, su idaresinde karar alma sistemlerinin üst seviye heyetler tarafından yürütüldüğüne ve bu yüzden Ulusal Su Heyetinin oluşturulduğuna dikkati çekerek, şu değerlendirmede bulundu: “Ulusal Su Şurası ile su arzına ait kısa ve uzun vadeli plan, siyaset ve stratejileri oluşturacak.
Su kaynaklarının sürdürülebilir idaresine ait siyasetler belirlenecek. Havza ölçekli idare planlarının uygulanması ile su yatırımlarında kamu kaynaklarının faal ve verimli kullanılmasına yönelik kararlar alınacak. Su tahsisinde arz ve talep istikrarı ile sektörel su tahsisleri mevzuları da pahalandırılacak. Ulusal su planı, havza ölçekli idare planları, su verimliliği planları ile içme ve kullanma suyu güvenliği planlarını onaylamak üzere yetkilere sahip bir heyet olarak oluşturulmuştur.”
